50 Yaş Üstü Erkeklerin Beslenmesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Yaş ilerlemesi ile birlikte kadın ve erkeklerde birçok hastalığın ortaya çıkma olasılığı artmaktadır. Özellikle erkeklerde bel çevresi ölçüsü 102 cm ve üzeri olan erkeklerin; diyabet, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riski yüksektir. Bu hastalıklar, kalıtımsal olabilmekle birlikte çevresel kaynaklı olabilmektedir. Bu çevresel etmenlerin en başında stres yer almaktadır. Erkeklerin kadınlara nazaran daha stresli olduğu düşünülmekle birlikte stresle başa çıkma yolları da farklı olmaktadır. Stres ile başa çıkmak için bireyin kendini tanıması, yeni hobiler edinmesi ve hepsinden önce sağlıklı ve düzenli beslenmesi gerekmektedir. Vücudun sağlıklı olması, beraberinde bütünsel bir iyilik halini beraberinde getirmektedir. Sağlıklı beslenmek, artan yaş ile birlikte daha önemli bir hale gelmektedir. Fizyolojik değişiklikler sonucunda enerji gereksinimi kişiye bağlı olarak azalmakta, birçok besin öğesi gereksinimi ise artmaktadır. Besin değeri yüksek gıdaları tüketmek, yeterli ve dengeli beslenmek, gerektiği zaman doktor kontrolü ile besin takviyeleri almak; sağlığın korunması için önemli faktörlerdir.

 

Dikkat edilmesi gerekilen etkenler aşağıda belirtilmiştir:

 

  • Yüksek glisemik indeksli gıdaların tüketimini azaltmak önemlidir. Glisemik indeksi yüksek besinler tüketildiği zaman kan şekerinin hızlı yükselmesi ile birlikte hızlı insülin dalgalanmaları yaşanır ve tokluk hissiniz uzun sürmez. Düşük glisemik indeksli bir beslenme planı; kilo yönetimi için ve aynı zamanda optimum sağlık için gereken vitamin, mineral, antioksidan ve diğer besin ögelerinin sağlanması için önemli bir yoldur. Bunun için, düşük glisemik indekse sahip meyveleri tercih etmek, basit karbonhidrat yerine kompleks olanları tercih etmek, paketli ve yüksek şeker içeriğine sahip gıdaları tüketmemek gerekmektedir.

 

  • Andropoz, erkeklerde 50 yaşından sonra görülebilmektedir. Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite ile daha erken yaşlarda da kendini gösterebilir. Testosteron hormonunun azalması ile belirtiler ortaya çıkar. Özellikle, yüksek basit karbonhidrat tüketimi, düşük lif tüketimi, doymuş yağ içeren yiyeceklerin çok tüketilmesi gibi faktörler bu süreci negatif yönde etkilemektedir. D vitamini ve çinko; testosteron yapımında kullanılan iki öncül madde olduğundan dolayı, eksikliği durumunda doktor takibi ile birlikte tamamlanması gerekebilir.

 

  • Sağlıklı yağ tüketimi, sağlıklı bir beslenme planının önemli bir parçasıdır. Özellikle ilerleyen yaş ile birlikte hayvansal (doymuş) yağlar yerine antiinflamatuar özelliğe sahip omega-3 ve omega-9 yağlarının tüketimini artırmak, sağlık üzerinde olumlu etkiler sağlayacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün önerisine göre tüketilen doymuş yağ oranının %10’u geçmemesi gerekmektedir. Süt ve süt ürünlerini yarım yağlı tercih ederek doymuş yağ alımını azaltabilirsiniz. Kırmızı et tüketimini, doymuş yağ içeriği ve kalp hastalığı oluşum riskini artırması gibi faktörler göz önünde bulundurularak sınırlandırılması gerekmektedir. Yapılan çalışmalar; omega-3 içeren besinlerin tüketilmesinin, kalp ve damar hastalığı riskini azalttığını ve kolesterol seviyelerinde iyileşmeye sebep olduğunu göstermektedir. Faydalı yağlardan zengin bir diyet için; yağlı balıklar, sert kabuklu yemişler (ceviz, fındık, badem vb.), keten tohumu ve chia tohumu gibi besinler, sağlığınızı korumanızı sağlayacaktır. Özellikle erkeklerde daha sık görülen ve yaşın ilerlemesi ile birlikte gelişebilen gut hastalığı için bitkisel omega-3 kaynaklarının tüketimi, hem tedaviye hem korunmaya fayda sağlayacaktır.

 

  • Birçok bireyin tükettiği lif oranı sağlıklı bir beslenme için yetersizdir. Yapılan çalışmalar, yüksek lif tüketiminin kronik hastalık oluşum riskini azalttığını göstermektedir. Diyet lifini kısaca tanımlamak gerekirse, bitkisel besinlerin sindiremediğimiz kısımlarıdır. Diyet lifleri arasında; selüloz, dekstrinler, inülin, lignin, mumlar, pektinler, beta-glukanlar ve oligosakkaritler bulunmaktadır. Erkeklerin günde 3 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze tüketmesinin kanser riskini azalttığı bilinmektedir. Diyet liflerinin bir çoğu ayrıca iyi bir prebiyotik kaynağıdır. Prebiyotikler, bağırsaklarımızda yaşayan probiyotikler (sağlıklı bakteriler) için besin kaynaklarıdır. Günümüzde ikinci beynimiz olarak adlandırdığımız ve alzheimerdan depresyona, kanserden obeziteye kadar birçok hastalıkla alakası olduğu düşünülen bağırsak mikrobiyotamızın sağlığı için prebiyotik tüketimi oldukça önemlidir. Yüksek lifli besinleri tüketmek bağırsak motilitesini (hareketliliğini) artırdığı için konstipasyon (kabızlık) gibi durumların tedavisinde kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar; çözünür lif tüketiminin kalp ve damar hastalığı riskini azalttığını göstermektedir.
  • Zerdeçal, Hindistan’da binlerce yıldır şifalı bitki olarak kullanılmaktadır. Son zamanlarda üzerine birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Zerdeçalın içinde bulunan ve ana etken maddesi olan kurkuminin sağlık üzerinde birçok olumlu etkisi vardır. 50 yaş ve üzeri erkeklerde; prostat kanseri riski, yaş ile birlikte artmaktadır. Kurkumin etken maddesi üzerinde yapılan çalışmalar, kanseri önleme de ve tedavi sürecinde faydaları olduğunu göstermektedir. Prostat kanseri dışında, hazımsızlık, ülseratif kolit, kalp hastalıkları, yüksek kolesterol, viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, osteoartrit gibi sağlık sorunları üzerinde olumlu etkileri olduğu düşünülmektedir.

 

  • Fiziksel aktivite eksikliği, kronik hastalıkların oluşumu için en önemli nedenlerden biridir. Yapılan çalışmalar; düzenli egzersizin insülin duyarlılığını artırdığı, kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı ve vücut kompozisyonunu iyileştirdiğini, kan basıncını ve LDL (kötü kolesterol) seviyelerini düşürdüğünü göstermiştir. Özellikle düzenli egzersiz; diyabet ve kalp-damar hastalığı için bir risk faktörü olan karın bölgesi yağlanmayı azaltmaktadır.

Write a comment