Alzheimer Ve Beslenme: Pufa, Vitaminler, Polifenoller

Yaşlanma, kronik hastalık için önemli bir risk faktörüdür. Biyolojik işlevlerin aşamalı olarak azalması sağlık açısından anormallikleri şiddetlendirebilir. Bu anormalliklerin sonucunda ise Alzheimer hastalığı oldukça sık görülür. Alzheimer hastalığı, hafızayı, düşünceyi, öğrenmeyi, yönelimi, dili, kavrayışı ve muhakemeyi, davranışları ve günlük aktiviteleri gerçekleştirme becerisini etkileyen, zekadaki ilerleyici küresel bozulma ile karakterize edilen bir hastalıktır. 

Alzheimer’a genellikle yaşlılık neden olur ama buna karşın otozomal dominant bir yaş bozukluğu olarak miras kaldığı aileler de vardır. Epidemiyolojik çalışmalar Alzheimer’ın tek bir faktöre bağlı olmadığına işaret etmektedir. Hastalığın oluşmasında yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan nöronal ve santral vasküler bozukluklar çok önemli bir role sahiptir

Hastalığın dünya genelinde yaklaşık 24 milyon kişiyi etkilediği ve yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak bu sayının 2040 yılında 80 milyona ulaşacağı düşünülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 65 yaş üzerindeki bireylerin %13’ünde, 85 yaş üzerindeki bireylerin ise %43’ünde Alzheimer olduğu rapor edilmiştir.

Alzheimer’ı en çok zorlaştıran iki şey vardır. Birisi geç tanı diğeri ise tedavisinin olmamasıdır. Şu anda onaylanmış hafıza kaybı ilaçları, Alzheimer  hastalarına orta ve geçici bir rahatlama sağlar.

Alzheimer’ın ilerlemesini önlemek, geciktirmek veya durdurmak için beslenme yaklaşımı umut verici bir strateji olarak kabul edilir. Bu nedenle geniş çapta araştırılmıştır. Diyet değişikliği ve besin takviyeleriyle bu hastalığın yükü azaltılabilir. Fakat bu uzman kişilerce yapılmalıdır. Bir çok veri yetersiz beslenmenin Alzheimer’ı geliştirdiğini ve ilerlettiğini düşündürmektedir.

 

1-Yağlar

 Günlük beslenmede hidrojenize edilmiş yağ ile doymuş yağ tüketiminin düşük düzeyde, bitkisel kaynaklardan alınan çoklu doymamış yağ asitlerinin ve balıktan alınan omega-3 çoklu doymamış yağ asitlerinin ise yüksek düzeyde tutulmasının demans (bunama) riskini azalttığı bildirilmektedir. 

Alzheimer gelişim riskinin doymuş yağ tüketimi fazla olan bireylerde düşük olanlara kıyasla daha yüksek olduğu yapılan epidemiyolojik çalışmalarla da gösterilmiştir. Ayrıca yapılan araştırmalarda orta yaşlarda kolesterol düzeyindeki yüksekliğin ileri yaşlardaki Alzheimer riskini artırdığı da görülmüştür 

Alzheimer’ı önlemede ve / veya yavaşlatmada çoklu doymamış yağ asitlerinin (PUFA’lar) etkilerini araştıran çok sayıda çalışma vardır. Bilişsel kaybı ve  gerilemeyi önlemek için potansiyel PUFA diyet müdahalesi uygulanmasında fayda vardır. PUFA’nın içeriği bilişsel iletim için gereklidir ve zar akışkanlığını korur. Ayrıca omega-3,  dokosaheksanoik asit  (DHA) ve eikosapentaenoik asik (EPA) içeren n-3 uzun zincirli PUFA’lar (n-3 LCPUFA), bilişsel membran uyarılabilirliğini düzenler,sağlıklı bireylerde bilişsel iletim kapasitesini geliştirir,öğrenme ve hafızayı geliştirir. Ayrıca beyine etkilerinin dışında cilt sağlığını da güzelleştirdiği bildiriliyor. DHA, ruh hali ve duygusal durumlarla da ilgilidir. Çok sayıda çalışma balıkların diyetle alımının ve n-3 LCPUFA alımının Alzheimer dahil olmak üzere bilişsel hastalıklarla yakından ilişkili oldukları kanıtlanmıştır.

 

PUFA Kaynakları: 

Omega 3 ve omega 6 yağ asitleri, çoklu doymamış yağ asitleri gruplarıdır. 

Omega 3, daha çok balıklarda bulunur. Onun dışında soya yağı, kanola yağı, fındık, ceviz, chia tohumu ve keten tohumunda da mevcuttur. 

Omega 6, daha çok bitkisel yağlarda bulunur. Mısırözü yağı, ayçiçek yağı, soya yağı, zeytinyağı, susam yağı, yulaf, fındık, ceviz, yer fıstığı gibi kabuklu yemişler, yumurta, süt ve süt ürünlerinde bulunur. 

 

2-Vitaminler

Yapılan çalışmalarda gıda ile kombinasyon halinde E vitamini ve C vitamini takviyelerinin kullanımın, düşük Alzheimer  riski ile ilişkili olduğunu gösterildi. Orta derecede Alzheimer hastaları için E vitamini takviyesi üzerine çok merkezli bir klinik çalışma, E vitamininin hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı bildirildi.

 E Vitamini, sekiz kimyasal form içeren, yağda çözünen bir grup bileşiği ifade eder. Bunların arasında γ-tocopherol ve α -tocopherol diyette en bol bulunanlardır ve α- tokoferol aynı zamanda antioksidan özellikler sergileyen gruptur.  

Çözülmesi gereken bir diğer kritik konu da Alzheimer’ı  önlemek veya geciktirmek için gereken optimum E vitamini dozudur. Bu nedenle, bu hastalığın tedavisinde uygun E vitamini bileşimini ve dozajını tanımlamak için daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç vardır.

D vitamini de Alzheimer ile bir ilişkiye sahip olabilir. Gözlemsel çalışmalar, düşük D vitamini konsantrasyonunun Alzheimer gelişimi için bir risk faktörü olduğuna dair iyi kanıtlar sunmaktadır, konsantrasyonları riski ile ters orantılı bulunmuştur. Yani ne kadar D vitamininden mahrum kalırsak Alzheimer olma riskimiz o kadar artar. Farelerle yapılan bir çalışmada ilginç sonuçlar gözlenmiştir. Bu farelere uygulanan 5 aylık vitamin D3 takviyesi sonucu farelerin öğrenme kabiliyetinin ve hafızalarının güçlendiği fark edilmiştir.

Diğer vitaminler gibi A ve B vitaminleri de bilişsel hastalıkları olan bireylerde daha düşük oranlarda bulunduğu saptanmıştır. Homosistein vücudumuzda besinlerle alınan bir amino asit olan metiyoninden yapılan bir maddedir. Homosistein metabolizmasındaki rollerinden dolayı, üç tür B vitamini (B6, B12, folik asit) yaşa bağlı bilişsel bozukluklar ile ilişkilendirilmiştir. B vitamini ve bilişsel durumla ilgili önceki epidemiyolojik çalışmalar, yüksek homosistein seviyelerine (hiperhomosisteinemi) sahip yaşlı insanların, daha düşük B vitamini durumuna ve daha düşük bilişsel test puanlarına sahip olma eğiliminde olduğunu bulmuştur.

Genlerinde mutasyonlara sahip fare modelleriyle ilgili birkaç çalışma; folat, tiamin, nikotinamid ve C, D ve E vitaminlerinin Alzheimer’a önemli ölçüde yararlı olma potansiyelini göstermektedir. Ancak bu çalışmaların üzerine daha çok araştırma yapılarak bilgi eklenmelidir.

Beyin gerçekleştirdiği reaksiyonlarda vitaminlere ihtiyaç duyar. Bu yüzden B1, B2, B3, B5, B6, biyotin, B-12 vitamini ve folat eksikliklerinin düzeltilmesinin, beyinin çalışma sistemine oldukça fayda sağlayacağı bilinen bir geçektir.

 

Bahsi geçen vitaminleri içeren besinler

E Vitamini: 

Bitkisel yağlar, tahıl taneleri , yağlı tohumlar, soya, yeşil yapraklı sebzeler, baklagillerdir. Ayçekirdeği, badem ve buğday tohumu yağı E vitamini içeren besinlerdir. Ayrıca E vitamini kuşkonmaz, keten tohumu yağı, kuru kayısı, fındık, fıstık, badem, ıspanak, brokoli, kivi gibi besinlerde yüksek oranda bulunuyor.

 

D Vitamini:

Çoğumuzun bildiği gibi D vitaminine en kolay güneş ışınlarından ulaşabiliriz. Güneş dışında diyetimizle de bu vitamini sağlamamız gerekmektedir. Yağlı balık, ton balığı, mantarlar, süt, portakal, yumurta sarısı, tahıl, sığır karaciğeri ile düşük dozlarda D vitaminini alabiliriz.

 

A Vitamini: 

Karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta, böbrek, peynir, yoğurt, ıspanak, maydanoz, mercimek, pırasa, brokoli, pazı, kabak, havuç, patates, kavun, kırmızı biber, greyfurt, bezelye, karpuz ile A vitamini ihtiyacımızı karşılayabiliriz.

 

B-12 Vitamini: 

Karaciğer, dalak gibi sakatatlar, midye, istiridye, karides gibi kabuklu deniz ürünleri, alabalık, ringa, uskumru ve ton balığı, süt, yoğurt, peynir, yumurta; B12 vitaminin en zengin kaynakları arasında yer alır.

 

3- Polifenoller

Polifenoller, hafıza kaybını önlemek için potansiyel fonksiyonel gıda adayları olarak öne sürülmüştür. Bitkilerde, meyvelerde ve sebzelerde bulunan doğal maddelerdir. Yeşil çayda bulunan epigallocatechin-3-gallate (EGCG), Magnolia officinalis’te bulunan 4-O-metil honokiol, üzümlerde bulunan resveratrol ve ginkgo biloba’da bulunan ginkgolide A gibi bazı polifenollerin Alzheimer’a karşı koruma sağladığı öne sürülmüştür.

Polifenoller meyve, sebze, çiçek ve otların içeriğinde bulunmaktadır. Çay polifenolleri, serbest radikallerin iyi bir temizleyicisi olarak bilinmektedir. Beş yıllık takibe dayalı bir çalışmada yüksek flavonoid tüketiminin demans(bunama) riskini azalttığı bulunmuştur . Diğer bir çalışmada polifenollerin zengin kaynağı olan meyve ve sebzelerin haftada 2-3 kez tüketilmesinin haftada 1-2 kez tüketilmesine göre Alzheimer riskini anlamlı olarak azalttığı ve hastalığın başlangıcını geciktirebileceği bildirilmiştir.

 

Polifenol Kaynakları:

En zengin çay, meyve suyu ve kırmızı şarapta bulunurlar. Kuş üzümü, böğürtlen, ahududu, çilek, baklagiller, yerba mate (paraguay çayı), yer fıstığı, yeşil çay, asitsiz zeytin yağı, kakao, erik, armut, kiraz, nar, üzüm, elma, portakal gibi meyveler ile brokoli, lahana, maydanoz, soğan gibi sebzeler sayılabilir.

 

Özet-Sonuç:

Günümüzde nüfus artışı, yaşam süresinin uzaması ve yaşlı popülasyonun artmasına paralel olarak demans(bunama) ve demansın en sık görülen tipi olan Alzheimer insidansının da artması kaçınılmazdır. Bu nedenle yaşlanma süreci başta olmak üzere yaşam boyunca beden kütle indeksinin normal aralıkta tutulması ve sağlıklı beslenmenin yaşam tarzına dönüştürülmesi Alzheimer riskinin azaltılmasında büyük önem taşımaktadır. 

Yaşlı bireyler başta olmak üzere Alzheimer’den korunmak isteyen bireylerin günlük beslenmelerinde omega-3 yağ asitlerini, polifenol içeren besinleri ve antioksidan vitaminler başta olmak üzere vitamin alımlarını artırmaları gerekmektedir. Akdeniz tipi beslenme modelinin uygulanması da Alzheimer’den korunmaya yardımcı olmasının yanı sıra Alzheimer olan bireylerde belirtilerin azalması ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlaması açısından önem taşımaktadır.

Write a comment