Lösemide Beslenme Yaklaşımları [Detaylı Anlatım]

Lösemi nedir?

Lösemi “kan kanseri”, kemik iliğinin anormal hücreler ile dolması ve bu hücrelerin kana ve dokulara yayılması sonucu belirti veren kötü huylu bir hastalıktır.

 

Lösemi hastalığında doğru beslenmenin faydaları nelerdir?

Lösemili çocukların yaşam kalitesinin artar ve büyüme-gelişme düzeylerinin takibi açısından önem taşımaktadır. Lösemili çocukların beslenme yönünden düzenli takibi sayesinde hem löseminin erken dönemlerinde hastalığa ve tedavi yan etkilerine bağlı gelişebilecek malnütrisyon hem de lösemi tedavisinin bitiminde yüksek enerji alımına bağlı gelişebilecek obezite açısından erken dönemde gerekli tedbirler alınabilecektir.

 

Lösemi hastaları nasıl beslenmelidir?

  1. Et, tavuk, balık, yumurta ve kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagiller: Bu gruptaki besinler iyi kalite protein içermektedir. Etlerde az yağlı olanlar tercih edilmeli ve haşlama, ızgara ve fırında pişirme yöntemleri kullanılmalıdır.
  2. Süt, yoğurt, peynir, çökelek ve benzeri besinler: Bu gruptaki besinler protein ve kalsiyumdan zengindir. Yağı azaltılmış veya kaymaksız süt, yoğurt, az yağlı peynirler tercih edilmelidir.
  3. Tahıllar, ekmek, pirinç, bulgur, makarna ve benzerleri. Temel enerji kaynağıdırlar. Bu gruptaki besinlerde bitkisel protein ve B grubu vitaminler bulunur.
  4. Sebze ve meyveler: Bu besinler C vitamininden zengindir. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler A ve C vitamini içerir. Sebze ve meyvelerin içerdiği vitamin ve mineraller vücudun savunma sisteminin güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca sebze ve meyveler içerdikleri posa açısından sindirim sisteminin çalışmasına yardımcı olmaktadır.
  5. Yağ ve şekerler: Bu gruptaki besinler enerji sağlarlar. Sıvı yağları tercih edilmelidir. Şeker tüketimi için meyve tercih edilebilirsiniz.

 

Meyve ve sebze ağırlıklı beslenenlerde neden lösemi daha az görülür?

Bunun nedeni meyve ve sebzelerde bulunan flavonoid adı verilen maddelerdir. Flavonoidler hayvansal gıdalarda bulunmaz, renkli bitkilerde bulunan pigmentlerdir. Flavanoidler bitkileri güneşin zararlı ışınlarına karşı ve infeksiyonlara karşı korurlar. Flavanoidler lösemi oluşumunu engellerler, lösemik hücrelerin ölümünü artırırlar ve lösemik hücrelerinin çoğalmasını durdururlar. Ayrıca flavonoidlerin oksitlenmeyi engelleyici (antioksidan), iltihabı engelleyici etkileri de vardır.

 

  • Bulantı durumunda; tost ve kraker gibi kuru besinler tercih edilmelidir. Kolay sindirilebilen, hafif ve yağı az olan besinler tüketilmelidir. Yoğun kokulu yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
  • Ağız içi yaraları olduğunda; bol miktarda su tüketilmelidir. Çok tuzlu ve baharatlı yiyecekler, domates, portakal, greyfurt, limon gibi asitli meyve ve sebzeler, yüzeyi pürüzlü, sert, pişmemiş, kurutulmuş yiyecekler, ağzınızın yaralı alanını rahatsız edeceğinden bu tip yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Yumuşak, püre kıvamında yiyecekler tercih edilmelidir.
  • İshal durumunda; yağlı yemeklerden, baharatlardan ve fazla şeker tüketiminden kaçınılmalıdır. Süt yerine yoğurt ve ayran tüketilmeli. Az yağlı yayla, yoğurt, acısız tarhana veya pirinç gibi çorbalar tercih edilmelidir. Mercimek, ezogelin vb. kuru baklagillerle yapılmış çorbalardan ve sebze çorbalarından kaçınılmalıdır.
  • Kabızlık durumunda; sebze ve meyve gibi posa içeriği yüksek yiyecekleri öğünlerde miktarca fazlalaştırmak faydalı olacaktır. Meyveleri iyice yıkadıktan sonra, kabuklu yenilebilecek meyveleri soymadan tüketmek posasını da tüketmeye yardımcı olacaktır. Barsak hareketlerini arttırmak için meyvelerden kayısı, erik, incir gibi meyveler tercih edilmelidir.

 

Buna ek olarak;

  • Tedavi süresince bireylerin sağlıklı ağırlıklarına ulaşmayı ve sürdürmeyi hedeflemelidirler. Günlük en az 8 bardak su tüketimi sağlanmaya çalışılmalıdır. Günlük 400-600 g/gün ya da 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi önerilmektedir.
  • Kanser ve tedavisi hastalık ve mikroplara karşı koruyan beyaz kan hücrelerini etkileyerek bağışıklık sistemini zayıflatır. Bunun sonucunda vücut enfeksiyonlara, yabancı maddelere veya hastalıklara karşı sağlıklı bir bireyin savaştığı gibi savaşamaz. Bağışıklık sisteminin kendisini yeniden toparlamaya başladığı bu zamanlarda enfeksiyon oluşumuna neden olan mikropları veya yüksek seviyedeki bakteri alımını önlemek için nötropenik diyet adlı bir diyet takibi gerekir.

 

Nötropenik diyet nedir ve nasıl beslenmelidir?

  • Düşük bakterili diyet diye de geçer. Kanserli hastalarda uygulanan bir diyet türüdür.
  • Çiğ, az pişmiş besinler yasak.
  • Yağda kızartılmış ürünler yasak.
  • Yumurta tam pişmiş olmalı. çiğ yumurta içeren hiçbir besin tüketmemeli.
  • Dondurulmuş ürünler tüketebilir.
  • Pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri serbest. açık süt yasak.
  • Peynir tek kullanımlık paketlerde olmalı.
  • Ekmek paketli olmalı.
  • Pastörize süt açıldıktan sonra artanını tekrar tüketemez.
  • Kremalı ürünler yasak.
  • Pişmiş sebze tüketebilir. salata tüketmesin.
  • Muz ve portakal gibi kalın kabuklu meyveler tüketebilir. ancak meyveler alkolle sterilize edildikten sonra verilmelidir. Nötrofil miktarı 500’ün altındaysa bu meyveleri de tüketmesin.
  • Çeşni vericiler yemekle birlikte pişiyorsa verilebilir.
  • Kuruyemiş pişiyorsa serbest. süsleme amaçlı kullanılıyorsa yasak.
  • Yemek hastanın önüne kabıyla gitmeli, odasında servis edilmelidir.
  • En az 70 derecede hastanın bütün yemek malzemeleri yıkanmalıdır.
  • Alışverişte büyük marketler tercih edilmelidir. ürün güvenliği açısından.
  • Yemek pişirilmesinde düdüklü tencere kullanılmalıdır.
  • Etin küçük parçalara halinde pişmesi iyi pişmesi açısından önemlidir.
  • Çiğ ve pişmiş besinler buzdolabında ayrı ayrı raflarda olmalıdır.
  • Hasta hijyene dikkat etmelidir.

Bir yorum Yaz