Lektin Nedir? Özellikleri, Etkileri, Kullanılışları, Yiyecekler

Lektin ismi, Latince Legere kelimesinden gelmektedir. Legere; seçmek, ayıırmak demektir. Literatürlerde aglütinin, hemaglütinin, fitohematlütinin, mitojen, Panaglütinin, toksin gibi farklı isimlerle de rastlanılmaktadır.

Uzun yıllardan beri tohumlarının yüksek toksisiteye sahip oıduğu bilinen, Avrupa Hint yağı tohumları, klasik yunan ilaçlarında kullanılmıştır. 1887 yılında, Dixon isimli araştırıcı, tohumların toksik özelliklerinin taşıdığı proteinlerden kaynaklandığını tespit etmiştir.

İlk lektin, Stillmark talafIndan 1888 yılında hazırlanan ve son derece toksik etkiye sahip olan risin’dir. Stillmark, Ricinus communis L. tohumlarında bulunan risin’in kırmızı kan hücrelerini aglütine ettiğini tespit etmiştir. Kısa bir süıe sonra, Hellin tarİfından Abrus precatorius L.’dan elde edilen abrin’in, aglütinasyon* aktivitesine sahip olduğu saptanmıştır. Hemaglütinin denilmesinin nedeni; kırmızı kan hücreleri ile lektin içeren materyalin etkileşmesinden dolayıdır.

1921 yılından itibaren kanser tedavisinde kullanılan Viscum album ekstreleri, Lektin-I, Lektin-II ve Lektin-III isimli önemli lektinleri taşımaktadır.

1960 yılında Nowell, Phaseolus vulgaris tohumlarından mitojenik aktiviteye sahip Phaseolus vulgaris aglütinini (PHA) izole etmiştir.

İlk hayvansal kaynaklı mitojen lektin ise, 1982 yılında Campbell ve arkadaşları tarafından, bir istakoz türü olan Hoınarus americanus‘dan izole edilmiştir.

 

Genel Özelllikleri

Lektinler, enzim ve antikorlardan farklı olarak karbonhidrat bağlayıcı glikoproteinler veya proteinlerdir. Hücreleri aglütine ederler, kompleks karbonhidratları çöktürürler. Aglütinasyon aktiviteleri, D-galaktoz, L-fukoz, N-asetil-D-galaktozamin ve N-asetil-D-glukozamin gibi holozitler, diholozitler, triholozitler ve hatta poliholozitlerle de inhibe edilmektedir.

Bitkiler aleminde çeşitli familyalara ait türlerin hemen hemen tüm kısımlarında bulunmaktadır. Lektinler, özellikle Papilionaceae familyası bitkilerinin tohumlannda yüksek oranda mevcuttur. Son on yıl içinde yapılan çalışmalar, bu bileşiklerin bitkilerde çok farklı fonksiyona sahip olduğunu göstermektedir.

  • Bitkiyi zararlı mikroorganizmalara veya böceklerin etkisine karşı korurlar. Bu etkileri, bağlandıkları mikroorganizmaların veya böceklerin enzimlerini inhibe etmelerinden kaynaklanmaktadır.
  • Bitkinin büyümesi ve gelişmesi sırasında fizyolojik etkiye sahiptirler. Örneğin, holozitlere karşı olan ilgilerinden dolayı tohumlardaki holozitlere bağlanarak, holozitlerin taşınma ve depolanmalarında rol aldıkları düşünülmektedir.
  • Hücrenin hücreyi tanımasında görev alırlar. Hücreler arasında veya karbonhidrat içeren çeşitli moleküller arasındaki olayların tanınmasında kullanılırlar, yani bir takım fizyolojik reaksiyonların düzenlenmesine katılırlar.

 

* Sıvı bir süspansiyonda, ufak cisimciklerin bir araya gelip birbirlerine yapışmasıdır.

Lektinler, glusitlerle reaksiyona girme özelliklerinden dolayı hücre membranlarındaki glikoprotein, glikolipit gibi glikokonjugatlara bağlanabilmektedir. Bu bağlanma, eritrosit aglütinasyonu, lenfositlerin mitojenik stimülasyonu, tümör hücre büyümesinin inhibe edilmesine kadar çeşitli hücre değişikliklerine neden olabilmektedir.

Doğada yaygın olarak bulunan lektinlere, mantarlarda, bakterilerde, bitkiler aleminde, deniz yosunlarında, yumuşakçalarda, düşük vertebralılarda, süngerlerde, balık yumurtalarında, omurgasızların vücut sıvılarıda ve memelilerin hücre membranlarında rastlanmaktadır. Günümüze kadar 150’den fazla lektin saflaştırılmış ve tam olarak yapıları aydınlatılmıştır.

Hemen hemen tüm gıdalar bazı lektinleri barındırsa da, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın olarak tüketilen gıdaların sadece %30’unda önemli miktarlar bulunur. Fasulye, soya fasulyesi ve yer fıstığı da dahil olmak üzere baklagiller, en fazla bitki lektinine sahiptir, bunu takiben tahıllar ve bitkiler izler.

 

Etki ve Kullanılışları

  • Urtica dioica lektinleri (UDA), Oryza sativa lektinleri (RL) ve Triticum aestivum lektinleri (WGA) böceklere karşı bitkiyi korumaktadır.
  • Cucurbitaceae familyası bitkilerinin örneğin: Momordica tohumlarında, Cucurbita, Cucumis, Citrullus, Luffa türlerinin meyvelerinde gövde floem sıvılarında bulunan lektinler, bitkiyi bakteri ve mantarların saldırısına karşı korumaktadır.
  • Tümör hücrelerinin yüzeyinde bulunan glikoproteinlerin yapılarının, normal hücrelerde bulunanlardan farklı olması nedeniyle, lektinlere tümör hücrelerinin aglütinasyonunda daha az gerek duyulmaktadır. Bu özelliklerinden yararlanılarak, malign ve normal hücrelerin ayırımları da yapılabilmektedir.
  • Lektinler, tümör hücrelerindeki protein sentezini inhibe edebilmektedirler.
  • Bazı lektinler, makrofaj stimüle edici faktörlerin salınımını uyarırlar. Dolayısıyla makrofajların aktivasyonunun artmasına neden olurlar. Makrofajlar, bağışıklık sisteminde rol oynayan ve organizmaya giren antijenle ilk karşılaşan hücrelerdir.

 

 

Bu özelliklerinden dolayı, Amaryllidaceae Lektinleri, Retrovirüslerden AIDS ve Herpes virüslerdaen CMV (Cytomegalovirus)’a etkilidir.

 

  • Lektinler, insülin benzeri etkiler de göstermektedir. Konkanavalin-A’nın ve buğday tohum aglütininin bu etkileri, glikoprotein yapısındaki insülün reseptörüne direkt olarak bağlanmak suretiyle gösterdikleri saptanmış, ayrıca insülin benzeri etkileri in vivo olarak da gösterilmiştir.
  • Viscum album, Porphyridium cruentum, Dioclea lehmanni, Sechium edule, risin, abrin gibi çok sayıda lektinin eritrositleri aglütine etme özelliği bulunmaktadır.
  • Bazı lektinler, lökositlerden allerjen bağmımlı histamin salınımını inhibe ederek, sistemik ve lokal anaflaksi gibi olayları önleyebilmektedir.
  • Özel karbonhidrat bağlama özellikleri nedeniyle kan gruplarının tespitinde kullanılmaktadır.
  • Plateletlerden kollagen bağımlı serotonin salınımını inhibe etmektedir.
  • Lektinler, sahip oldukları mitojenik aktiviteden dolayı immünomodülatör olarak kullanılmaktadır. Bu mekanizma ile lektinler, olgun T lenfositlerinden salgılanan ve diğer T lenfositlerin olgunlaşmasını sağlayan IL-II’nin salınımını arttırmaktadır. IL-II, yardım edici ve sitotoksik T hücrelerinin yanında özel bir lenfosit türü olan NK hücrelerini de (doğal katil hücreler) aktive eder. Ayrıca, niteliksiz lenfositleri, lenfokinle aktive edilmiş öldürücü hücrelere (LAK) dönüştürür. Bu hücreler, doğal katil hücrelerin tahrip edemediği tümör hücrelerini de tahrip etmektedir.

 

Lektinin Negatif Etkileri

Gıda intoleransı olan insanları etkileyebilir: Çok miktarda lektin içeren yiyecek yiyen bazı insanlarda gaz veya mide rahatsızlığına neden olabilir. Lektinler sindirilemez. Sindirim sistemini kaplayan hücre zarlarına bağlanırlar. Orada metabolizmayı bozabilir ve hasara neden olabilirler.

Potansiyel olarak toksik olabilir: Yemek pişirmek, yiyeceklerdeki çoğu lektini yok eder. Lektin düzeyleri nedeniyle insanlar için toksik olduğu tespit edilen barbunya fasulyesi gibi çiğ, ıslatılmış veya az pişmiş fasulyelerden kaçınmak önemlidir.

Sindirim sisteminize zarar verebilir: Bazı araştırmalar, lektinlerin sindirimi bozabileceğini, besin emilimine müdahale edebileceğini ve uzun süre boyunca büyük miktarlarda yenmesi durumunda bağırsak hasarına neden olabileceğini belirtmektedir.

 

Yüksek Lektin İçeren Yiyecekler

  1. Kırmızı Meksika Fasülyesi
  2. Soya Fasülyesi

Kanserin önlenmesi ve osteoporoz riskinde azalma ile bağlantılı olan izoflavon adı verilen bitki bileşenleri içerir. Araştırmalar soya fasulyesinin kolesterolü düşürmeye ve obezite ve tip 2 diyabet riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor.

  1. Buğday
  2. Yerfıstığı
  3. Domates

Domateslerde en çok çalışılan bileşiklerden biri antioksidan likopendir. Enflamasyonu ve kalp hastalığını azalttığı bulunmuştur ve çalışmalar kansere karşı koruyabildiğini göstermiştir.

  1. Patates

 

Lektinsiz Diyette Yenilebilecek Yiyecekler

Meyve ve Sebzeler:

  1. Elma
  2. Enginar
  3. Roka
  4. Kuşkonmaz
  5. Pancar
  6. Böğürtlenler
  7. Yaban mersini
  8. Çin lahanası
  9. Brokoli
  10. Brüksel lahanası
  11. Lahana
  12. Havuç
  13. Karnıbahar
  14. Kereviz
  15. Kiraz
  16. Frenk soğanı
  17. Karalahana
  18. Kızılcık
  19. Yeşillikler
  20. Pırasa
  21. Limon
  22. Mantarlar
  23. Bamya
  24. Soğan
  25. Portakal
  26. Balkabağı
  27. Turp
  28. Ahududu
  29. Taze soğan
  30. Çilek
  31. Tatlı patates

 

Hayvansal Protein:

  1. Balık
  2. Sığır eti
  3. Yumurta
  4. Tavuk

 

Yağ:

  1. Avokado
  2. Tereyağı
  3. Zeytinyağı

Write a comment