Kötü Beslenme Alışkanlıkları Hangi Durumlarda Ortaya Çıkar? Yapılan Çalışmalar ve Öneriler

Tüm insanlar hayatını sürdürmek için beslenmeye ihtiyaç duyarlar. Her gün öğünler halinde vücudumuza besin alırız. Vücut bu besinleri kullanarak ihtiyaçlarını yerine getirir. Peki; vücut tüm ihtiyaçlarını karşılamış olsa da hangi durumlarda besin alımına devam etmek ister?

  • Öncelikle besin alımının psikolojik nedenlerini incelersek duygu değişimleri en büyük etken olarak gösterilebilir. İnsanlar mutlu olduklarında, heyecan durumunda veya depresyon halinde besinlere sığınırlar. Sonrasında bu durum zevk verebilirken tam tersi şeklinde vicdan azabı da yaratabilir.
  • Diyet yaparken de bu durum geçerlidir. İnsanlar alışkanlıkları doğrultusunda değişen ruh hallerine göre yemek yemeye devam ederler. Bu durum uyulması gereken beslenme planına adaptasyonu zorlaştırır ve plana uyum güç hale gelir. 
  • Her duyguyu, besinlerle ödüllendiren veya cezalandıran vücut uyumsuzluk sonucunda tekrar kötü yeme alışkanlığına geri dönebilir. 

 

Kötü Beslenme Alışkanlıkları Hangi Durumlarda Ortaya Çıkar?

  1. Depresyon hali ve kötü ruh hali
  2. Alışılmamış kalori kısıtlaması 
  3. Kalori kısıtlamaları sonrası ortaya çıkan besin ihtiyacı
  4. Alışılmış yaşam tarzının değişmesi
  5. Heyecan ve mutluluk hali 

 

Yapılan Bazı Çalışmalar:

  • 3670 kişi ile yapılan bir araştırmada olumlu veya olumsuz duygular için farklı meta analiz çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Sağlıklı ve obez katılımcıların olduğu bu çalışma sonucunda kalori kısıtlayıcı beslenen bireylerin normal beslenenlere göre olumsuz duygu durumları sonucunda daha fazla yeme durumu gösterdiği saptanmıştır. Olumlu duygu değişimlerinde ise grupta genel olarak besin alımının arttığı gözlemlenmiştir. Fakat kalori kısıtlaması olmayan bireylerin de duygu değişimleri sonucunda besin alımlarının arttığı görülmüştür. Duygusal yeme her yaştan ve her kilodan insanı etkileyebilir. Aynı zamanda kalori alımını arttırabilir. 
  • Bir başka araştırmada duygusal yeme türlerinin yani öfke, can sıkıntısı, anksiyete, heyecan ve depresyonun vücut üzerindeki fiziksel ve psikolojik yanıtları incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda depresyon durumunda yemek yemenin sık görüldüğü ve kaygı bozukluklarının yeme bozukluklarını tetiklediği gözlemlenmiştir. 
  • Kilolu ve obez bireyler üzerinde yapılan bir çalışmada da duygu değişimleri yaşayan bireylerin diyet sonucunda kaybettikleri kiloları tekrar kazandıkları görülmüştür. Bunun nedeni yüksek kalori kısıtlaması, zayıf iç farkındalık, aleksitimi, duygu düzensizliği ve tersine dönmüş hormonal strestir. Bu bireylere diyette kısıtlamaları azaltmak ve duygusal ataklar sırasında yaşadıkları duyguların sonucunda besin kaydı tutmak önerilebilir. 
  • Yapılan bir araştırmaya göre de anksiyete, depresyon, kaygı hali ve beğenilmeyen beden imajı sonucunda beslenme düzenini ve diyet planını değiştirme veya aksatma durumunun kadınlarda daha sık rastlandığı görülmüştür.

 

Ne Öneriliyor?

  • Duygu değişimleri sonucunda yeme durumunun normal olduğunu ve herkesin yaşayabildiğini kabul edin.
  • Vücudun sinyallerinizi kontrol edin. Vücudunuzda açlıktan dolayı kan şekerinizin düştüğünü hissedebilirsiniz fakat böyle bir durum yokken canınız bir şeyler yemek isteyebilir bu nedenle gerçekten aç olup olmadığınızı iyi dinlemeniz gerekir. Duygusal açlık halindeki davranışlarınızı gözlemleyebilirsiniz. Bunu yapmak gerçek açlık halinizle çeliştiği durumlarda size farkındalık sağlar.
  • Yediğiniz hiçbir besinden pişman olmamalısınız. Pişmanlık veya vicdan azabı yaşamak besin alımınızı ters yönde etkileyebilir. Bunun yanında yediğiniz besinden keyif almanızı engeller.
  • Duygu değişimleri yaşadığınızda yaptığınız faaliyetler sırasında dış etkenlere dalıp atıştırma durumu veya porsiyon kontrolsüzlükleri görülebilir. Bu nedenle odak noktanız yediğiniz besin olmalıdır.
  • Yemek yemenin yerini çeşitli aktivitelerle doldurabilirsiniz. Örneğin bir enstrüman çalmak veya bir şeyler okumak sizi yemek yeme isteğinizden uzaklaştırabilir.

Bir yorum Yaz