Ketojenik Diyet ve Nörolojik Hastalıklar

 

Ketojenik Diyet Nedir?

Ketojenik diyet için tanımlar değişir ama ortak nokta diyette düşük karbonhidrat ve yüksek yağ olmasıdır. Bu diyette vücut birincil enerji kaynağı olarak karbonhidratları değil yağları kullanır. Çoğu ketojenik diyet karbonhidratlarla beraber proteinleri de kısıtlar. Çünkü fazla protein kan şekeri ve insülin seviyelerini bir dereceye kadar yükseltir.

Ketojenik diyetler yaklaşık 100 yıldır inatçı nörolojik hastalıkların özellikle epilepsinin tedavisinde paha biçilemez bir yöntemdir. Ayrıca Parkinson hastalığı, ALS, Travmatik Beyin Hasarı, çoklu skleroz ve kronik baş ağrısı gibi beyinde yer alan sorunlar; obezite, kanser, Tip2 diyabet gibi metabolik sorunlar için etki gösterir.

Ketojenik diyette enerjinin önemli bir kısmının ketonlardan gelmesiyle aşırı aktif ve aşırı tepkili çalışan beyin sakinleşir; temiz ve verimli çalışmaya başlar.

 

Ketojenik Diyet ve Bipolar Bozukluk

 Psikolojik bozukluklar C vitamini, folik asit, tiamin, niasin, B12 eksiklikleri ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.

B12 ve folik asit eksikliğinde yükselen serum homosistein düzeyleri bipolar bozukluklar görülür.Bu vitaminlerin normal düzeyleri sinir sistemi fonksiyonları için gereklidir ve çeşitli mekanizmalarla duygu durumunu düzenler.

2002: Spesifik olmayan kadınlarda yapılan bir aylık bir çalışmada, 2 haftalık MCT yağı suplemanının ardından 2 haftalık ketojenik diyet uygulama sonrasında dirençli bipolar bozukluklarda gelişme gözlemlenmemiştir.

2012: Biri 2 yıl diğeri 3 yıl ketojenik diyet tüketen bipolar 2 bozukluğu olan 2 kadın üzerinde yapılan çalışmada antikonvülsan olan lamictal’in semptomları kontrolünü sağlamasını arttırmıştır.

 

Ketojenik Diyet ve Şizofreni

  Şizofreni hastaları obezite açısından risk grubu olarak bilinmektedir. Sedanter yaşam,düzensiz beslenme, psikotropik ilaçların yan etkileri obezite oluşumunda rol oynamaktadır.

B12 ve folat vitaminleri eksikliği sizofreni içinde risk etkenidir.

3 haftalık fare çalışması, ketojenik diyetin patolojik davranışları normale döndürdüğünü belirtmektedir.

1965: Dirençli şizofrenisi olan 10 kadın üzerinde yapılan 2 haftalık çalışmada standart tedavi ketojenik diyet eklendiğinde semptomlarda önemli azalma gözlemlenmiştir. Keton gözlemlenmemiştir.

2009: Günlük 20 g karbonhidrat tüketen kronik şizofreni hastası 70 yaşındaki overweight kadın üzerinde yapılan 12 haftalık çalışmadaki birey deneyimlerini anlatmaktadır. Diyete başladıktan sonra(Sığır eti, kümes hayvanları, jambon, balık, yeşil fasulye, domates, diyet içecekleri ve su içermektedir.)  sadece 8 gün içerisinde semptomlarında ciddi gelimeler olduğunu belirtmiştir. Yedi yaşından beri acı çektiği işitme ve görsel halüsinasyonların tam çözünürlüğünü bildirmektedir. Keton seviyeleri izlenmemiştir.

Yorum: Bu diyet en iyi, düşük karbonhidrat, özellikle bütün gıdalar diyeti olarak karakterizedir. Protein sınırlandırılmadığı ve yağ alımının manipüle edilmediği için, bu gerçekten ketojenik bir diyet olabilir ya da olmayabilir.

 

Ketojenik Diyet ve Anksiyete

Ratlarda yapılan bir araştırma, keton takviyelerinin standart bir yüksek karbonhidratlı diyete eklenmesinin anksiyeteyi azalttığını bulmuştur.

 

Ketojenik Diyet ve Depresyon

Diyet kalitesinin kötü olması depresyon için bir risk faktörüdür. Özellikle demir, çinko, magnezyum, omega 3 ve B grubu vitaminleri depresyon ile ilişkilidir.

Omega 3 yağ asitlerince az beslenmek depresyon riskini artırır. Balık ve ceviz diyette yer alması gereken besinler arasındadır.

Fast food ürünler ve karbonhidrat içeriği yüksek pastacılık ürünlerini fazla tüketmek depresyon riskine sebep olmaktadır.

Ratlarda yapılan bir çalışma, ketojenik bir diyetin depresif davranışları azalttığını bulmuştur.

Ratlarda yapılan bir araştırma, gebe hayvanların ketojenik bir diyetle beslenmesinin depresyondaki davranışlara karşı yavru duyarlılığını azalttığını bulmuştur.

 

Ketojenik Diyet ve Otizm

 Özellikle çocuklarda görülen; gerçeklikten uzaklaşma, içine kapanma, çevreden kopma gibi belirtilerle ortaya çıkan bir hastalıktır.

Otizmli çocukların süt ürünleri (dolayısıyla kalsiyum), sebze, salata ve taze meyve tüketiminin daha düşük, tatlıları ve gazlı içecek tüketimleri daha fazladır . Enerji, toplam yağ, karbonhidrat ve protein alımları yaşıtları ile benzerken, C ve D vitamini alımlarının daha azdır.

70 günlük bir rat çalışması ketojenik bir diyetin davranış gelişiminde önemli olduğunu bulmuştur.

10-14 günlük bir rat araştırması ketojenik bir diyetin karmaşık sosyal davranışları ve mitokondriyal fonksiyonu geliştirdiğini bulmuştur.

3-4 haftalık bir rat çalışması, ketojenik bir diyetin davranışları, erkekler için dişilerden farklı olan yollarla geliştirdiğini bulmuştur.

2003: 6 aylık bir hastanede yapılan bir çalışmada otizmli 30 çocuk üzerinde siklik bir ketojenik diyetin etkileri değerlendirildi . Çalışmayı tamamlayan 18 çocuğun sekizinde orta iyileşme görülürken ikisi “önemli” iyileşme gösterdi. Faydalar, 2 haftalık “diyetin uygulanmadığı” dönemlerde dahi devam ediyor gibi görünüyordu. İdrar ve kan keton takibi, tüm çocukların ketozisde olduğunu doğrulamıştır.

Yorum: Keton düzeyleri, ketojenik fazlar boyunca 1.8 ila 2.2 mMol arasında ve “diyet içermeyen” dönemlerde 0.8 ila 1.5 mMol arasında değişiyordu, bu da çocukların aslında 6 aylık çalışma süresinin tamamı ketozisde geçirdğini göstermektedir.

2013: Anti-epileptik ilaçlarla kombinasyon halinde ketojenik bir diyetle uygulanan otizm, epilepsi ve obeziteye sahip bir çocuğun 14 aylık ayrıntılı bir vaka incelemesi, çok sayıda ilerleme kaydedildiğini belirtti. “Nöbetlerdeki iyileşmenin yanı sıra 60 kiloluk kilo kaybı , bilişsel ve dil işlevinde iyileşme, sosyal becerilerde belirgin iyileşme, artan sakinlik ve stereotiplerin tam çözünmesi vardı.” [Herbert and Buckley 2013 J Child Neurol 28 (8)]. Ketozisde teyit edilmiştir. (muhtemelen idrar testi ile).

 

Ketojenik Diyetler ve DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu)

DEHB ile gelen depresif ruh hali özellikle kış aylarında karbonhidrattan zengin yiyeceklerin tüketimini artırabilmektedir. Depresif semptomlar ve neden olduğu düzensiz beslenme alışkanlıklarının tedavisi gereklidir. Karbonhidrattan senin beslenme azaltılmalıdır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda gözlenen yağ asidi profilindeki bozulmanın yol açtığı davranış sorunlarının omega-3 tedavisi ile belirli düzeyde iyileşme sağladığı belirlenmiştir.

Demir eksikliği DEHB patofizyolijisinde etkili olduğu düşünülmektedir . Yapılan çalışmalar çelişkili sonuçlar vermektedir . Demir esikliğinde ortaya çıkan bu rahatsızlığın sebebi demirin dopamin üzerine olan etkilerinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

DEHB ve epilepsili köpeklerin 6 aylık bir çalışması ketojenik bir diyetle DEHB davranışlarında belirgin düzelme bulmuştur.

 

Ketojenik Diyetler ve Alzheimer

Hastalığın başlıca belirtisi bunamadır. Oluşumunda çevresel ve genetik faktörler etkilidir.  Amiloid öncüsü protein geni kromozom 21 ve presenilin genleri 1 ve 2 sırasıyla kromozom 14 ve 1’de , apo Egeni kromozom 19 , alfa makro globulin geni kromozom 12’de bulunmaktadır. Bu genler hastalığa olan yatkınlığı artırmaktadır. Çevresel faktörler ise bazı metaller, oksidasyon stresi, proteinin glikozlaşması , apolipoprotein metabolizmasında bozukluk ve mitokondrial anormalilerdir.

Diyetle duzenli olarak antioksidant alımının insanlarda hastalıktan korunmaya ve belirtilerin kötüleşmesine önlenmesine yardımcı olduğu bildirilmiştir. Özellikle C vitamini düşüklüğü ile bilişsel yetersizlik arasında doğrusal ilişki vardır.

Anti inflamatuvar etkiye sahip omega 3 yağ asitlerinden zengin yağların arttırılması önerilmektedir.

2009: Alzheimer Hastalığı, günlük MCT ek etkilerini test hafif-orta şiddette 152 insan 90 günlük, randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü, paralel çalışma kognitif test performansı ile (daha önce adı Axona altında pazarlanmaktadır). İnsanlar alışılmış diyetlerine devam ettiler ve MCT ekini veya bir aspir yağı plasebo’sunu aldılar. Düzenli ilaçlar çalışma boyunca devam ettirildi. Alzheimer hastalığı için yüksek risk ile ilişkili olan ApoE4 adı verilen geni taşımadıkları sürece, 45 ve 90. günde, MCT alan hastalar, ADAS-Cog ölçeği olarak bilinen bir bilişsel testte belirgin bir iyileşme gösterdiler. MCT’ler kesildikten sonra bilişsel yararlar devam etmemiştir.

Bostock incelemesinde değinilmeyen şu iki çalışma bulunmaktadır:

1) Hafif bilişsel bozukluğu (MCI, “ön Alzheimer” hastalığı) olan kişilerde basit, düşük karbonhidratlı bir diyet (protein ve yağ kısıtlamasız) ile yapılan sözlü hafızada düzelme gösteren, daha fazla fayda gören kişilerde 6 haftalık bir çalışma idrarda yüksek keton düzeylerine ulaşmıştır [Krikorian R et al 2012 Neurobiol Aging 33 (2): 425].

2) Alzheimer Hastalığı olan bir adamın keton suplemanları kullanımı ile birlikte biliş ve işlevleri önemli ölçüde iyileşen 20 aylık bir vaka çalışması [Newport MT et al 2015 Alzheimer’s and Dementia 11]

Write a comment