Hedonik Açlık: Nedenleri, Obezite İlişkisi, Davranışlar, Başa Çıkma

İnsanların doğuştan gelen tat tercihleri ​​az olduğundan, gıda lezzetliliği çoğunlukla öğrenilmiş bir olgudur. Bu duruma göre lezzetli yiyeceklerin tüketilmesi sonucu oluşan haz, yeme isteğini arttırmaktadır. 

Hedonik açlık veya hedonik hiperfaji, “enerji açığı yokken zevk almak için yemek yeme dürtüsüdür.”  Kilo verme programları hedonik açlığı kontrol etmeyi veya telafi etmeyi amaçlayabilir. Terapötik müdahaleler hedonik yeme davranışını etkileyebilir. Yeme isteğini görüntü, koku, tat, kıvam gibi özelliklerinin hoşa gidecek şekilde olması etkilemektedir. Özellikle besinin tadı, besinin yenilmesinde ki en önemli faktördür. Akşam yemeğini bitirmiş, doymuş ve masadan kalkmış bir kişiye en çok sevdiği tatlıyı isteyip istemediği sorulduğunda yemeğini bitirip tok olmasına rağmen olumlu cevap vermesi hedonik açlık olarak tanımlanmaktadır. Hedonik açlık vücutta enerjinin fazla olduğu durumlarda homeostatik yolun önüne geçerek lezzetli yiyeceklerin tüketilmesi için arzuyu artırmaktadır.  

Bireyler çevresel gıda ipuçlarına karşı hedonik açlık duyarlılığını arttırmış olabilir. Genetik değişkenlik hedonik hiperfajiyi etkileyebilir. Hedonik açlık düzeylerinde kişiden kişiye değişiklik, kilo kaybı taktiklerindeki başarıyı ve bir kişinin hazır bulunan cazip gıdalarla başa çıkma yeteneğini belirlemede anahtar olabilir. Bunu değerlendirmek için, bir kişinin iştah açıcı beklentisini (tüketim değil) ölçen bir Gıda Gücü Ölçeği geliştirilmiştir. Aşırı yemek yiyenler, obez bireyler ve anoreksiya nervoza gibi yeme bozukluğu olanlar kısıtlayıcı tip ve normal ağırlıktaki bireylerden daha yüksek puan almıştır.  Gıda Gücü Ölçeği skorundaki düşüş kilo kaybında daha iyi başarıya yol açar. 

Gıda takviyesi; gıda lezzetliliği, gıda yoksunluğu ve gıda çeşitliliği gibi birçok faktörden etkilenir. Aynı zamanda doygunluk (beklenen doygunluk) ve yemek arasındaki ara dönemde yaşanabilecek açlıkla ilgili endişelerle de motive olur. Gıda takviyesinin efektör mekanizmaları beyindeki dopaminerjik aktiviteye bağlıdır. Kavramsal olarak, kilo verme programları hedonik açlığın kontrolünü hedefleyebilir. 

Hedonik açlığı artmış olanlar için hangi diyet tekniklerinin en yararlı olacağını belirlemek için yapılan özel araştırmalar, insanların yiyeceklerini derhal kullanabilmelerini veya lezzetlerini değiştirmelerine yardımcı olacaktır. Örneğin, tam tahıllı patlamış mısır, daha düşük kalorik yük ve artan tokluk hissi nedeniyle patates cipsi yerine daha iyi bir seçim olabilir. Yiyeceklere ve içeceklere diyet lifi eklemek tokluğu arttırır ve bir sonraki öğünde enerji alımını azaltır. Yüksek tokluk gücüne sahip düşük enerji yoğunluklu gıdalar kilo yönetimi için yararlı araçlar olabilir. Doygunluğun yoğurt içeceklerinde meyve suyundan daha yüksek olduğu bulunmuştur.

İlaçlar, hedonik yeme davranışını etkileyebilir. Diyabet için kullanılan bazı ilaçlar, gıda ödül davranışını baskılamaya yardımcı olabilir. Teorik temellere rağmen önemli klinik yarar göstermemiştir. Bariatrik cerrahi hedonik açlığı etkileyebilir. Bu ameliyatlar kısmen gastrointestinal hormonların üretimini artırarak değiştirebilir.

 

Hedonik Açlık ve Obezite

Günümüzde git gide artan obezite oranının önemli ölçüde enerji alımının artması ve fiziksel aktivite eksikliği yatmaktadır. Enerji alımının artması durumunda yiyeceklere önemli ölçüde lezzet veren yağ ve şeker de bu durumun önemli etkenlerindendir. Artan yağ ve şeker oranı da yiyeceklere lezzet verdiği bilinmekte ancak bu durum obeziteye büyük katkı sağlamaktadır. Lezzet ve açlık arasındaki etkileşime ek olarak duyulan haz besinlerin seçimini etkileyerek dolaylı olarak iştah kontrolüne de etki etmektedir.  Birçok obez birey (ve genel olarak kısıtlanmış yiyiciler) ihtiyaç duyduklarından daha az yedikleri için değil, istediklerinden daha az yedikleri için yoksunluk hissi yaşayabilirler. Bu da kişilerin kilo alımını sağlayıp, iştahlarını kontrol edememelerine yol açar. Kişinin sürekli olarak lezzetli yiyecekler düşünmesi, o kişiyi hedonik açlığa sürükleyip daha da fazla bir şekilde yemek yemeye alıştıracağından obeziteye yol açabileceği düşünülmektedir.

Her ne kadar açlık enerji ya da besin maddesi eksikliklerinden kaynaklanabilse de, açlık ve yemeğin ayar noktası teorilerinde beklendiği gibi, açlık daha yaygın olarak beklenen teşvik bakış açısıyla tutarlı olarak beklenen yemek yeme zevkinden kaynaklanabilir. Gramlich, bu uyaranlara verilen aşırı yanıtları sırasıyla homeostatik hiperfaji ve hedonik hiperfaji olarak ayırdı. Buna göre, açlık ve yemek homeostatik, hedonik ve bilişsel süreçlerden geribildirim kontrolüne tabidir. Her ne kadar bu mekanizmalar bir ölçüde etkileşime giriyor ve örtüşüyorsa da, yine de ayrı ayrı ayrılabilirler. Yüksek kalorili yiyecekler, evrim boyunca içsel ödül değerine sahiptir. Arzu edilen gıdanın varlığı veya sadece beklentisi bile birini aç yapmaya yetebilir.   

 

Write a comment