Etrafımızdaki Kimyasallar Çölyak Hastalığına Sebep Olabilir

Çölyak hastalığı, her geçen gün görülme sıklığı artan, otoimmün ve kronik bir hastalıktır. Vücut bağışıklık sistemi ile ilişkili nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Birçok tahılın içinde bulunan glütene yanlış bağışıklık tepkisinin verilmesi ile tetiklenir. Gluten, buğday, çavdar ve arpada bulunan bir proteindir. Yapışkan yapısından dolayı yiyecekleri bir arada tutması için çok sık kullanılır ve birçok gıdanın içinde bulunur.  

Çölyak hastalarında, glüten tüketimi ile birlikte bağırsaklarda inflamasyon süreci başlar. En belirgin olarak karın ağrısı, şişkinlik ve yağlı ishal gibi semptomlarla kendini gösterir. Hastalığın tek tedavisi glüteni diyetten tamamen çıkartmaktır.  Çölyak hastalığının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik faktörlerin hastalık üzerinde etkili olduğu bilinse de günümüzde yapılan çalışmalar ile çevresel faktörlerin bu hastalığa yol açabileceğini gösteriyor.  Günümüzde çölyak hastalığının görülme sıklığında artış gözlemlenmektedir. Yakın zamana kadar genetik geçişli bir hastalık olarak biliniyordu. Yapılan çalışmalar, çölyak hastalığının sadece genetik değil, aynı zamanda çevresel faktörler ile oluşabileceğini gösteriyor. 

 

Etrafımızdaki Kimyasallar Çölyak Hastalığına Sebep Olabilir!

Kıyafetlerimizden kullandığımız ev eşyalarına hatta havaya ve suya karışan kalıcı organik kirleticiler bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkileyerek çölyak hastalığına sebep olduğu düşünülmektedir. Kalıcı organik kirleticiler doğada uzun süre bozulmadan kalan, insanlarda yağ dokuda biriken, endokrin bozucular sınıfında olan ve insan sağlığı açısından yüksek risk taşıyan kimyasallardır. Endokrin bozucu kimyasalların çölyak hastalığına katkıda bulunduğu ve aynı zamanda crohn hastalığı gibi diğer hastalıklarla ilişkili olduğuna dair bazı kanıtlar bulunmaktadır. Bu kimyasallar sadece üretildikleri yerde değil, hiç üretiminin olmadığı yerlerde dahi tespit edilen küresel bir tehlikedir. Kalıcı organik kirleticilerin yarattığı hasar insanlar üzerinde de çok sık bir şekilde görülmektedir.  Dünya Sağlık Örgütü, kalıcı organik kirleticiler (KOK) olarak bilinen tüm kimyasallar, bağışıklık sistemini bozabileceğini ve çocukluklarda bağışıklık sistemi düzensizliğinden kaynaklanan çeşitli hastalıklara sebep olabileceğini söylemektedir.

 

Polibromlu difenil eterler (PBDE)

Başta plastik ve köpük malzemeler olmak üzere insan yapımı alev geciktirici/önleyicilerde bulunan bir kimyasaldır. Mobilyalarda, halılarda, döşemecilikte kullanılan dolgu malzemelerinde, plastiklerde, inşaat malzemelerinde, bilgisayarlarda, televizyonlarda ve daha birçok elektrikli cihazlarda bulunmaktadır. Bu malzemeler hava, su ve toprağa karışabilmektedir. Yapılan çalışmalar PBDE’lerin havaya karıştığı yağmur ile birlikte suya ve toprağa geçtiğini göstermektedir. İnsan kanı, anne sütü ve göbek kordonu kanında tespit edilmiştir. Aynı zamanda diğer KOK bileşikleri gibi insanda yağ dokuda birikme özelliğine sahiptirler. 

 

Perfloroalkiller (PFA)

Kadın katılımcılar üzerinde yapılan bir çalışmada, perde, bebek giysileri, kanepe gibi ürünlerde bulunan polibromlu difenil eterleri (PBDE) ve teflon gibi pişirme gereçlerinde kullanılan perfloroalkiller (PFA) kan testi ile saptanmıştır. Yüksek PBDE ve PFA seviyelerinin çölyak hastalığına yakalanma olasılığını 5 ila 9 kat artırdığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, yüksek PBDE seviyelerine sahip erkeklerin çölyak hastalığı riskinin iki katına çıktığı gözlemlenmiştir. PFA’lar patlamış mısır poşetleri, pizza kutuları, fast food zincirinde bulunan yiyecek kapları, yapışmaz tencere, suya dayanıklı giysiler, ev temizleyicileri, kozmetik ve kişisel bakım ürünleri, boyalar ve cilalar gibi birçok tüketici ürünlerinde bulunmaktadır. Bazı kimyasallar artık kullanılmasa da insanların evlerinde hala PBDE içeren ürünler bulunabileceği düşünülmektedir.

 

DDE (dichlorodiphenyldichloroethylene) 

En çok bilinen KOK türüdür. Ayrıca tarımda yaygın olarak kullanılan ve sıtma taşıyan sinekleri öldürmek için kullanılan DDT’nin yan ürünüdür. Yapılan bir araştırmaya göre, DDE yüksek kan seviyelerine olan sahip çocuklar ve genç yetişkinlerin çölyak hastalığına yakalanma olasılıklarını, bu kimyasala maruz kalmayan akranlarına göre iki kat fazla olduğu gösterilmiştir. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine (CDC) göre, insanlar kontamine yiyecekler yiyerek ve kirli hava, toprak ve içme suyuna maruz bırakılarak DDE’ye maruz kalabilmektedir.

 

DDT

DDT zararlı etkilerinden dolayı 1970’ten sonra birçok gelişmiş ülkede yasaklanmıştır. Yarı uçucu özelliğe sahip olduğu için atmosferde bulunabilmektedir. Yağda yüksek çözünürlüğe sahip olduğu için insanlarda yağ dokuda birikebilmektedir. DDT ve bununla ilişkili ürünlerde doğada son derece kalıcıdır. 

Write a comment