Bağırsak Kompozisyonunu Ve Metabolizmasını Etkileyen En önemli Etkenler

Beslenmede görev alan ve sindirim sisteminin son organı olan bağırsak, birçok açıdan ele alınıp son dönemde vücudun ikinci beyni olarak anılmaktadır. Bağırsak kompozisyonunu ve metabolizmasını etkileyen en önemli etkenlerin başında da beslenme gelmektedir. Besin miktarı, beslenme tarzı, makro besin öğeleri olan; karbonhidrat, yağ ve proteinlerin dağılım yüzdeleri, besinlerin bağırsaktan geçiş süreleri ve pH değerleri gibi etkenler bağırsak mikrobiyotası üzerinde etkili olmaktadır.Besin gruplarının bağırsak sağlığı üzerindeki etkileri birbirinden farklıdır.

 

Farklı besin gruplarının etkilerine ayrı ayrı bakmak gerekirse;

 

Posa/Lif

Lifler bağırsak ortamını değiştirerek ve yararlı mikroorganizmaların gelişmesini olumlu etkileyerek mikrobiyota profilini geliştirebilmektedir. Liflerden prebiyotik özellikteki lifler; laktobasil, bifidobakteriler gibi probiyotiklerin gelişmesini uyararak kolondaki yararlı bakteri profilini iyileştirir. Bağırsak mikrobiyotasının ortaya çıkardığı kısa zincirli yağ asitler sayesinde bağırsak homeostazını düzenleyerek ve optimum bağışıklık fonksiyonu sağlayarak insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Bağırsak mikrobiyotasındaki bu iyileşmeler; irritabl bağırsak sendromu, obezite, kardiyovasküler sağlık gibi birçok sağlık probleminde etkin rol oynamaktadır. Lif açısından zengin bir diyet, kabızlığa karşı koruyucu ve tedavi edici etki gösterebilmektedir. Bu nedenle günlük 20-30 gram veya diyetinizde her 1000 kkalde 14 gram lif tüketimi önerilmektedir. Lifle birlikte yeterli sıvı alımı da oldukça önemlidir. Lifler tedavi edici özelliğe de sahiptir. Ancak her durumda tedavi edici olarak kullanılmamaktadır. Olisokakarit ve inülin gibi fermente edilebilen lifler, irritabl bağırsak sendromunun semptomlarını arttırabileceği için bu durumlarda düşük FODMAP diyeti yani fermente edilebilen lifleri kısıtlayan diyetlerin kullanılması gerekebilir. Kısaca özetlenecek olursa kabul görmüş beslenme rehberleri lif tüketiminin sağlıklı bir bağırsak için günlük en az 20 gram olması gerektiğine vurgu yapmaktadır.

 

Yağ:

Yüksek yağlı ve yüksek  miktarda doymuş yağ içeren diyetler, bağırsak mikrobiyotası üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve sağlıksız bir metabolik duruma sebebiyet verebilir. Ayrıca yüksek MUFA(tekli doymamış yağ asitleri) diyetleri, bağırsak mikrobiyotasını olumsuz etkileyebilirken; PUFA’nın(çoklu doymamış yağ asitleri) diyetleri, bağırsak mikrobiyotasını veya metabolik sağlık sonuçlarını olumsuz etkilediği görülmemektedir.

 

Protein

Protein metabolizması bağırsak mikrobiyotası ile yakından ilişkilidir. Diyet ile alınan proteinler; proteazlar ve ince bağırsaktan salgılanan peptidazlar tarafından metabolize edilir. Ortaya çıkan aminoasitler bağırsaktaki bakteriler tarafından protein sentezi için kullanılabilir. Sindirilmemiş protein ve amino asitler ise esas olarak kısa zincirli yağ asitleri hidrojen sülfür ve amonyak gibi çeşitli bakteri metabolitlerine fermente edilir. Bu bakteriyel metabolitlerin bazıları kolonositler içinde taşınabilir ve bu epitel hücreleri üzerinde toksik potansiyellerine ve konsantrasyonlarına bağlı olarak yararlı veya zararlı etkiler gösterebilir. Diyetteki protein türü, konsantrasyonu ve amino asit dengesi bağırsak mikrobiyota bileşimini etkileyebilir. Doğru kaynaklardan ve yeterli miktarda protein tüketimi bağırsak sağlığına ve bağışıklık sistemine bağırsak mikrobiyotasını destekleyerek katkı sağlamaktadır.

 

Karbonhidrat

Kompleks karbonhidratlar kalın bağırsakta mikroorganizmalar tarafından fermente edilir ve enerji  kaynağı olarak kullanılmalarının yanı sıra mikrobiyota kompozisyonunu ve metabolik aktivitelerini  sağlıklı mikroorganizmaların gelişimini destekleyerek olumlu yönde etkilemektedir.

Write a comment