Aşırı Açlık & Aşırı Yeme İsteği: Farklılıklar, Kısıtlamalar, Araştırmalar, Çözümler

Aşırı yeme arzusu, belirli bir yiyeceğe yönelik yoğun bir yeme arzusu olarak kendini gösterir. İnsanlar genellikle yüksek enerji içeren (yüksek kalorili) yiyecekleri arzularlar. Çikolata ve çikolata içeren gıdalar en çok arzulanan yiyeceklerdir. Çikolatalı yiyeceklerden sonra tatlı ve tuzlu yüksek kalorili yiyecekler en çok yeme isteği uyandıran yiyecekler olarak sırayı takip etmektedir. 

Kültürel farklılıklar yeme isteği üzerinde oldukça etkilidir. Örneğin, Japonya’da pirinç en çok arzulanan yiyecek olarak rapor edilmiştir. Düşük kalorili sınıfına giren meyveler ise bir diğer yeme isteği uyandıran besinlerdir. Yeme arzusu tipik olarak öğleden sonra ve akşam saatlerinde ortaya çıkmaktadır. 

Açlık ve yeme arzusu birbirinden farklı kavramlardır. Açlık, herhangi bir besin tüketimi ile hafifletilebilecekken, yeme arzusu sadece belirli bir yiyeceğin tüketimi ile baskılanabilir. Açlık ve yeme arzusu aynı anda ortaya çıkabilse de, yeme arzusunun ortaya çıkması için aç olmak şart değildir. 

Yemek yeme isteği birçok bileşeni içeren bir kavramdır. Fizyolojik olarak, vücudu sindirime hazırlayan, artan tükürük akışı ve striatum gibi ödülle ilişkili beyin alanlarının aktivasyonu gibi yiyecek arama ve tüketimini motive eden çeşitli süreçleri barındırır. Aynı zamanda, bilişsel ve duygusal (örneğin yemek yeme arzusu veya ruh halindeki değişiklikler) gibi bileşenleri de içerir. Belli besine karşı oluşan yeme arzusu, kesin olmasa da besin eksikliğiyle alakalı olabilir. Örneğin, yapılan çalışmalarda dengeli besin ögelerini barındıran, sıvı diyet tüketen bireylerde sıvı diyet tüketmek zorunda kaldıklarında, başlangıç dönemine göre daha fazla yeme arzusu oluştuğu gözlemlenmiştir. Katılımcılar doysa bile en sevdikleri yiyeceği tüketme isteği tetiklenerek yeme arzusunu artmıştır. Bu da besin eksikliği hipotezini çürütmektedir. 

Yeme arzusu ortak bir deneyimdir ve çoğu kişi tarafından zaman zaman tecrübe edilir. Özellikle kadınlar erkeklerden daha sık yeme arzusu yaşarlar. Aşırı yemek yeme arzusunun temelinde Bulumia Nervosa ve obezite hastalarında sık rastlanan yasaklar, katı kısıtlamalar ve kalıplaşmış besin alımının olduğu düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda yeme arzusunun aşırı yemek yemeye veya obeziteye sebep olduğu bulunamamıştır. Hatta tam tersine yeme arzusu olan ve kısıtlama koymadan, istediğini istediği zaman tüketebilen bireylerin yaşamlarını riske atacak yeme kalıpları geliştirmedikleri görülmüştür. 

 

Yemek Kısıtlamaları Yeme Arzusunu Arttırır Mı?

Yapılan bir araştırmada, katılımcılara belirli yiyecek türlerini yemekten kaçınmaları talimatının verildiği “hedonik yoksunluk” olarak adlandırılan, seçici bir gıda yoksunluğunun etkileri araştırıldı. 

Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan çalışma 1 ila 14 gün boyunca yoksunluk süreleri içeriyordu. Araştırma sonucunda yoksunluğun, kaçınılan yiyeceklere olan isteği artırdığı görüldü. Çikolatadan mahrum bırakılmış ve kısıtlanmış olan bireylerin laboratuvar tat testinde en yüksek miktarda çikolatayı yediklerini buldular. Belirli yiyeceklerin kısıtlanması veya yasaklanması kişinin tam tersine o yiyeceğe olan yeme arzusunu artırmaktadır. Bu çalışmalar bize gösteriyor ki, kısıtlamalar ve yasaklar besin eksikliğinden dolayı değil tamamen psikolojik mekanizmalardan dolayı kişinin yeme arzusunu tetiklemektedir.

 

Kalori Kısıtlaması ve Yeme Arzusu

Yiyecek kısıtlamasının gıda istekliliğine neden olup olmadığını incelerken dikkate alınması gereken diğer bir çalışma türü, kilo verme müdahaleleridir. Seçici gıda yoksunluğu çalışmalarının aksine, kilo verme müdahaleleri, öncelikle enerji alımının azaltılmasıyla elde edilen enerji açığı yaratmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar seçici gıda yoksunluğu çalışmalarından elde edilen sonuçların tam tersidir. Yapılan araştırmalar yeme arzusunun kilo verme müdahalesinin başlangıcından sonuna kadar azaldığını göstermiştir. 

Yapılan çalışmalar yemek kısıtlamaları veya yasaklarının tam tersi bir etki yaratarak yasak veya kısıtlı olan besine karşı yeme arzusu geliştirmemize sebep olduğunu göstermektedir. Karbonhidratın serotonin yükseltici etkisinden dolayı özellikle belli besinler üzerinde karbonhidrat kısıtlaması/yasaklaması yapan bireylerin serotonin hormonu düşüklüğü ile birlikte daha çok karbonhidrat yeme isteği geliştiriyorlar. Ayrıca yapılan çalışmalar kadınlarda, yasaklanan besini yedikten sonra oluşan suçluluk duygusuna bağlı olarak yeme arzusunda artış yaşandığı tespit edilmiştir. Örneğin, çikolata yeme isteği gibi belirli bir besinin tüketim isteğiyle beraber ortaya çıkan direnme isteği ve bu direnmeyle birlikte yaşanan psikolojik zorluk aslında yeme arzusunu artırıyor. Yoğun besin kısıtlamaları/yasaklamalarıyla birlikte kişinin iştah atakları yaşaması ve ardından suçluluk duygusuyla birlikte kısır döngünün içine girmesi oldukça muhtemel bir durumdur.  

Yasaksız ve kontrollü bir diyetle yeme ataklarının önüne geçilerek sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir. Burada önemli olan porsiyon kontrolünü sağlamaktır. Vücudumuzun sesine kulak vererek öğün sayımızı belirlememiz iştah ataklarını önlemeye yardımcı olacaktır. 

Write a comment